Kişisel Koruyucuları Kullandırma Becerisi

Kişisel Koruyucuları Kullandırma Becerisi

Ruhi ÖKTEM A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Eğitmeni

Kişisel koruyucuları ve makine koruyucuları hakkında her yerde rahatlıkla bulunabilecek bilgilerden ziyade uygulamada yaşanılan güçlüklere değinilecektir.

“Doğuya huzurevi yapmak” fikri içinde kalan olmayacağı için ütopiktir. Aynı şekilde kişisel koruyucular konusunda da, kullanım olmazsa en iyisini dahi alsanız bir anlam ifade etmez. O halde bu konuda asıl sorun sözü geçen koruyucuları satın aldırmada ve kullandırtmada. Uygulamada genellikle işçiler tarafından satın aldırmak istendiğinde satın alınmaz, işveren tarafından satın alındığında da işçiler tarafından kullanılmaz.

Kişisel Koruyucuları Satın Aldırabilme Becerisi

Bazı işverenlerimiz kişisel koruyuculara yapılan masrafları gereksiz olarak görmektedir. Satın alındıktan sonra onları kullanırken meydana gelen iş kayıpları da itici bir nedendir. Ayrıca, kazaların olması zaten kaderle ilgili olduğuna göre, ne yapsanız dahi “olacak olan” olacağına göre, ayrıca masraf yapmaya ne gerek var? diye sormaktadırlar.

İşçimiz de gerek bu son düşünceyi paylaşması, gerek bilinçsizliği nedeniyle ve gerekse işimi kaybederim korkusu ile bu konuda fazla sesini çıkaramamaktadır. Böyle olunca da alan razı veren razı, işler şansa bağlı olarak gitmekte, dünyada kaza ve meslek hastalıkları yönünden en kötü sıralara düşmekteyiz. Milli gelirimizin heba oluşu da cabası…

İşverenin iknası için yol var; ya inandırma ya da ceza korkusu.

İnandırma yolu işverenin vicdanına hitap etmekten geçiyor. Bu yapılırken verimlilikten söz edilebilir, maliyet hesabına girebilirsiniz. İşveren şayet kısa vadeli kar peşinde ise, bir koyup beş almak istiyorsa, biraz zorlanabilirsiniz.

İşte bu noktada cezalar ve ceza maliyetlerini devreye sokmalısınız. 30.000 TL’den 1 Milyon TL’ye artan cezalar epeyce caydırıcı olmuştur.

Ancak ne yazık ki ceza yolu ile sonuç almak neredeyse imkânsızdır. İnsanlar bir yolunu bulup cezadan kaçmaya çalışmakta ve çoğu zaman verilen cezaların haksız olduğuna inanmaktadırlar.

O halde, benim önereceğim ve ülkemizde pek az denenen bir diğer yol daha var ki o da ödüllendirme.

Mr. Komper, Pipe line and Gas Journal dergisinde söyleşiye katılan bir doğalgaz dağıtım müteahhitti ola rak uyguladıkları AAA programında bahsediyor.

A (Awareness), A(Accountubility), A (Awards) yani uyanıklık, hesaplı olma ve ödüllendirme adı altında uyguladıkları bir yöntemi savunuyor. İşletme maliyetinin %4’ünü ödüllere ayırıyor.

Kanadalı bir mühendisten öğrendiğim kadarı ile ödüllendirme grup olarak en az kaza yapan ya da bir yıl boyunca hiç iş kazası yapmayan gruba veriliyor. Her yıl için kişi başı 25 dolar. 5. Yıl ve katlarında sürpriz ödüller var.

Kişisel ödüller ise baret ve beysbol sopalarının kenarına kazasız geçen her yıl için bir bant atılması ile oluyormuş.

Daha önce yayınlanan ilk yardımla ilgili yazımda da belirttiğim gibi; işçi sağlığı ve güvenliği ilgililerinin karşılaştıkları en büyük güçlük, kendi taleplerini kendilerinin yaratmak zorunda olmaları.

Diğer bir ifade ile ilk yardımın ne kadar öğrenilmesi gerekli olan bir konu olduğu ortada iken, öğrenmeye talep yok. Kim bu isteği, öğrenme isteğini doğurtacak? Yine biz.

İş sağlığı ve güvenliğinde de öyle. İşçiden işverenden konuyla ilgili talepler gelmeli, bizi zorlamalılar, ama nerede?… Biz onları zorlayarak mesafe katetmek durumundayız.

Hal böyle iken, girişte belirttiğim gibi, bu çalışmada da en son emniyet kemeri modelini (hem elbise hem de aynı anda kemer olarak dizayn edilen, yani sonradan takılmayan kemer modelini) tartışmak istemedim. Bu kanımca, belli seviyeye gelmiş bir toplumda anlam taşır. Biz onu pahalı diye aldırtamıyoruz, alına bile işçimiz giymek istemiyor.

Gerek işçimizde ve gerekse işverenimizde gördüğüm yanlış kader anlayışı ile ilgili olarak ayrı bir yazı tasarlıyorum.

Koruyucuları Aldırabildiniz, Kim Kullanacak?

Emniyet Kemeri Örneği:

1) Emniyet kemerini işçimiz kısa süreli işler için kullanmak istemez.

2) 5-10 metre gibi yükseklikte takmayı korkaklık sayar. Hâlbuki 2 metreden de düşüp ölen vardır.

3) Kemer bağlamayı ”dizgin” kullanmaya benzeten, bunu zül sayan işçilerimiz vardır. Ben hayvan mıyım? Diye itiraz eder.

4) Devamlı patates yemeği çıkıyorsa veya WC’de sabun yoksa kemer takmam diyebilir.

5) Bazı işçimiz için kemerden önce ayakkabı gelir. Bareti olmasa da olur yeter ki ayağı üşümesin.

6) Aldığınız koruyucuları beğenmediğimi söyler. Bunda samimi olanların yanı sıra daha pahalısını aldırmak için geçecek süreyi kazanman isteğinde olanlar da vardır.

7) Formen az bir işi için kemer taktığında işçinin gözünde küçük düşeceğini düşünür.

8) Kemer aldırmak yetmez kemer takacak yerde hazırlamalısınız. Bu da işveren için ek bir masraftır. Bu amaçla halatlar çekilir. Korkuluklar yapılır.

9) Kemer tak, çocuklarını düşün dediğinizde bazı işçilerin içine “düşme korkusu” getirisiniz.

10) Kemeri taktığı için ölen TEK işçileri vardır. Devrilen direkten kemer bağlamayanlar kurtulmuştur. Bu gibi, çok düşük yüzde de olsa, umulmayan haberin vicdani sorumluluğu sizin omuzlarınızdadır.

11) Kemerler iyi muhafaza edilmez, kaynak çapağı ile yanar, suda, çamurda unutulur, çürür ya da kaybedilir. Yenisini talep ederler. Bir kemeri zor aldırdı iseniz, ikincisini talep edersiniz.

12) Kemerlerimiz bir standartta göre üretilmediğinden tüzükte yazılan 1150 kg’a gelmeden 400 kg yükte ip kopar. Bu kopan kemerin sorumluluğu kime aittir.

13) İşçimizde hiçbir koruyucuyu cebinden satın alma eğilimi yoktur. Hâlbuki Japonlar kendileri alıyorlar. Bizde işçi çoğu zaman işverenini sorumlu tutma arayışı içindedir.

Diğer Koruyucular

Ayakkabıların çelik burnu çıkarılır. Hâlbuki o burun nedeni ile alınmıştır.

Eldivenler: Amaca uygun olmalıdır. Tam kullanmadan işyerinin orta yerine atılır.

Gözlük: Hep unutulur. Levhaya ve hazır duran gözlüğe rağmen unutulur.

Makine Koruyucuları

Bir kez bakım ya da tamir gören makinanın koruyucusu söküldüğünde genellikle koruyucu hurdalığa atılır. Marangozlar iş parçası yerine parmaklarını keser.

TV’de yazılı basında bu konu ele alınmalı ve işçi baretiyle, kemeriyle gurur duyar hale getirilmelidir.

İşçimizin daha çok sorumluluk taşıması gereklidir. İşgüvenliği kavramının seyircisi değil ortağı olmalıdır. Koruyucusunu kullanmayan işçi bundan zara görmeli, kullananlar ödüllendirilmelidir.

Bu konu ile samimi uğraşanların kaza olduğunda “suçlama objesi” olarak değil, kazayı önleyen, toplum adına görev yapan saygın kişiler gözü ile bakılmalıdır. “ikna etme başlı başına bir süreç iken bir de aşırı olarak yüklenecek sorumluluk bu görevi yapanların azalmasına en azından artmamasına yol açacaktır.