Kimya Sanayinde İşçi ve Çevre Sorumluluğu

Kimya Sanayinde İşçi ve Çevre Sorumluluğu

Sanayileşmenin artması, hızlı makineleşme ve bunlara bağlı olarak kimya sektörünün gelişmesi iş sağlığı ve güvenliği konularında problemler yaratmış, sektörün plansız ge lişimiyle beraber çevresel atıklar da işçi sağlığını tehdit edici unsur haline gelmiştir.

Kimya sektörünün temellerinin atıldığı tarihten bu yana, sanayileşmenin buna bağlı olarak ekonomilerin nasıl hızla geliştiğine şahit olmaktayız. Öncelikle, teknolojileri, beyin ve ekonomik gücü yüksek olan ülkelerden başlayan yapılanma, üretim teknolojileri, fabrikalar ve beraberinde gelişen yan sanayinin kurulması, Türkiye’de de devam etmektedir.

Kimya sanayilerinin gelişmesi ile değişik sorunlar gündeme gelmiştir. Bu sorunlar; işçi sağlığı ve iş güvenliği, çevreye verilen zararlar, ürün kalitesi gibi temel konu lardır. Çalışanların bedensel, ruhsal, sosyal iyilik durumlarını en üst düzeye ulaştırmak, iş kazaları ve meslek hastalıklarından korumak işletmecilerin sorumluluklarındandır. Bunun yanında, çevre kirliliğinden kaynaklanan problemlerin arttığı bir dönemdeyiz. Yasal yükümlülükler, sosyal bilincin artması ile sanayi kuruluşlarında faaliyetler başlatılmıştır.

Endüstride Sağlık, Çevre ve Güvenlik Yönetiminin Geliştirilmesi

İş sağlığı ve güvenliği, teknolojik gelişmeler sonucu çalışma hayatının öncelikli konusu olmuştur; çünkü iş gücünü oluşturan ve üretim faaliyetlerinin en önemli unsuru olan insan, çalıştığı ortam koşullarının etkisi altındadır. Çalışma koşullarının ve ortamlarının iyileştirilmesi için pek çok şey yapılmış olmasına rağmen, işçilerin sağlığı ve güvenliği bakımından hiçbir risk içermeyen bir iş ya da meslek yoktur.

Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre dünyada her yıl 250 milyondan fazla iş kazası meydana gelmektedir. İş yerlerindeki sağlıksız durumlar ve zararlı maddelerle temas yüzünden her yıl 160 milyon işçi hastalanmakta, l-2 milyonu aşkın işçi de meslek hastalıkları ya da iş kazaları yüzünden ölmektedir. Teknolojik gelişmeler, üretim ve rekabetin artması, iş sağlığı kadar çevre sağlığını da olumsuz yönde etkileyen faktörleri artırmaktadır. Doğal kaynakların sorumsuzca tüketilmesi; hava, su ve toprağın kirlenmesi, ozon tabakasının incelmesi, iklim değişiklikleri gibi sorunlara yol açarak çevre sağlığını dünyadaki en önemli konu haline getirmiştir. Nitekim 1992’de gerçekleştirilen Dünya Çevre Zirvesi’nde de, sağlıklı, güvenli ve temiz bir iş çevresi yaratmanın evrensel bir amaç olduğu belirtilerek; işçi ve işveren sendikalarının çevre sorunlarının çözümüne aktif katılımlarının sağlanması gerektiği ifade edilmiş, bu husus bütün ülkelerin programları için ortak bir ilke olarak benimsenmiştir.

Çevre ile uyumlu olmayan üretim sistemleri; tehlikeli atıkların ve kimyasalların yayılmasına yol açarak çevre üzerinde baskı oluşturmakta, sağlığının bozulmasına ve çalışma kapasitesinin azalmasına yol açmaktadır. Son yıllara kadar iş sağlığı denildiğinde akla iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi gelirken, bugün ise iş sağlığının amacı; çalışanlar için yüksek nitelikte çevre sağlığı ile birlikte iyi bir yaşam sağlayamaya kadar geniş bir alanı kapsamaktadır. Sağlığın geliştirilmesi yalnızca teknik ve bilimsel bir disiplin olmayıp kültürel yaklaşımı gerektirmektedir. İşyeri sağlığının geliştirilmesi ise uzmanların çözümü dikte et- tirmesi ile değil, çalışanlarla tartışarak birlikte çözümü bulmasıyla mümkün olabilecektir. Devlet yetkilileri tek başına sanayinin, çevre ve çalışanların sağlığı üzerindeki etkilerini ilgili tüm taraftan memnun edecek düzeyde denetleyemezler. Bu nedenle, işverenler, yönetim, isçiler ve sendikalar olmak üzere ilgili tüm taraftarın katılımı sağlanmalıdır.

İşletmeler ise sağlık, çevre, güvenlik yönetiminin geliştirilmesine işlerlik kazandırabile- ceklerini gösterecek biçimde, kendi kendilerini düzenlemeli ve denetlemelidir.

İşçilerin daha sağlıklı ve güvenli çalışabilecekleri bir ortamı oluşturmak için üç konuyu göz önünde bulundurmak gerekir.

• Birinci konu, iş sağlığı ve güvenliği konusunda bulunan yeni uluslararası yaklaşımlardan yararlanmak. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi’nce işyerlerinde Sağlık, Çevre ve Güvenlik Yönetimi konusunda uluslararası bir program başlatıldığı bilinmektedir. Bu uluslararası program; isletmelerde, sağlık, çevre ve güvenlik yönetiminin iyi uygulamalarını gerçekleştirmeye yönelik teknik, ekonomik ve yönetsel yöntemleri kapsar. Hedefi, işletmelerin ve yerel toplulukların sürdürülebilir kalkınma doğrultusunda kendi kendini düzenleyen katkılarını artırma açısından gönüllü eylemlerini başlatmaktır.

 • İkinci konu ise, işyerlerindeki problemlere nasıl esnek olarak yaklaşılacağını belirleyen son gelişmeleri takip etmektir.

• Üçüncü olarak da uluslararası işbirliği imkanlarını araştırmaktır.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

 İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramının doğuşunda sanayileşmenin ortaya çıkardığı fabrika tipi üretim süreci ile ekonomik ve hukuki yönden bir işverene bağımlı, ücret karşılığında çalışan isçi kitlesi önemli bir etken olmuştur. Söz konusu yıllarda iş kazası ve meslek hastalığı, işçiler üzerinde gelir kesintisi eklinde sonuçlandığından  işyerinde sağlıklı ve emniyetli bir çalışma ortamının hazırlanması işçiler açısından büyük önem taşımaktaydı. Zira 1942’lerin Almanya’sında asgari 12 saat çalışan bir işçinin günlük yevmiyesi cezaevindeki mahkumların istihkaklarından daha azdı.

İsçi sağlığı ve iş güvenliği tüm çalışanların bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlık ve refahlarının en üst seviyeye ulaştırılması ve bu durumun korunması, çalışanların yaralanmalara ve kazaya maruz bırakacak risk faktörlerinin önlenmesi, çalışanların bedensel ve ruhsal özelliklerine uygun islere yerleştirilmesi ve sonuç olarak iş görenlere bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarına uygun bir iş çevresi yaratması olarak tanımlanabilir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda devlet, işçi ve işverenlerin hak ve sorumlulukları vardır. Günümüzde ise bu üçlüye uluslararası kuruluşlar, demokratik kitle örgütleri, üniversiteler ve meslek odaları da katılmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda mevzuat yapma ve denetleme görevinden başka bu konudaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin takibi ve eğitimi devletin görevleri arasındadır.

Ülkemizde iş kazalarının önlenmesinde devlet, işveren işçi ve işveren sendikalarının bazı sorumlulukları vardır. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:

Devlet şu önlemleri alabilir,

1. Mevzuatta gerekli düzenlemeleri yapmak ve mevzuata dinamik bir yapı sağlamak,

2. Güvenlik ve sağlık standartları hazırlamak,

3. Okullarda “işçi sağlığı ve iş güvenliği” ile ilgili dersler konulması,

4. Kontrol ve teftişler gereği gibi yapılmalı, müfettişlerin mümkünse belli iş kollarında uzmanlaşmalarını teşvik etmek.

İşverenler;

1. Mevzuatın hazırlanmasında ve değiştirilmesinde devlete yardımcı olmalıdır.

2. İşe almada ise giriş, sağlık muayeneleri gerekli şekilde yapılmalı, isçiler kendilerine uygun olan işlere yerleştirilmelidir.

3. Yasal çalışma sürelerine uyulmalıdır.

 4. Çalışanlara kullandıkları makineler hakkında teorik ve pratik eğitimler verilmelidir.

İşçiler;

1. Çalıştıkları çevre hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar.

2. Makine ve aletleri talimatlara uygun kullanmaları gereklidir.

3. Çalışırken işi hafife almamalı, kendilerine aşırı güvenip, tedbiri elden bırakmamalıdırlar.

Anayasamızda konu ile ilgili çeşitli maddeler bulunmaktadır

Madde 19. Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir.

Madde 50. Kimse yasına, cinsiyetine ve gücüne uymayan islerde çalıştırılamaz. Dinlenmek çalışanların hakkıdır.

Madde 56. Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Madde 60. Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.

İşyerlerinde çalışanların sağlığının korunması için yapılabilecekler şunlardır:

• Kişinin uygun işe yerleştirilmesi,

• İşyerinde bulunan risklerin saptanması,

• İşyeri risklerinin kontrolü,

• Risk faktörlerinin kontrolü,

• İşyerinde sağlık hizmeti verilmesi,

• Sağlık eğitimi (ilk yardım gibi)