Çevreye Duyarlı Çalışanlar Yeşil Yakalar

Çevreye Duyarlı Çalışanlar Yeşil Yakalar

Yeşil yaka denilince ilk aklımıza gelen kâğıt israfının en aza indirgenmesi için e-postaların altında yazan, “save paper, think before you print”, yani “yazınızın çıktısını almadan önce bir kez daha düşünün” cümlesidir. Oysaki yeşil enerji ve yeşil yakalı çalışanlar sadece bu alanda değil; inşaat, rüzgâr, güneş, jeotermal gibi başlıca sektörlerde de faaliyet gösteriyorlar. Amerika’da bugün en hızlı gelişen sektörlerden biri olurken Türkiye’de ise son üç yıldır konunun üzerinde ciddi çalışmalar yapılmaya başlandı.

Çevreci uygulamalar “yeşil yaka” adı verilen yeni bir çalışan grubunu ortaya çıkardı.

Türkiye’nin AB’ye uyum süreci kapsamında başlattığı çevre uygulamaları, bu sektörün ortaya çıkmasını kamçıladı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde ülkemizde çevre standartları AB düzeyine yükseltilmeye çalışılacak. Bu da yeni uygulamaların yeni iş alanlarının doğmasını sağlayacak.

Gelişmiş ülkelerde son on yıldır gündemde olan bu tür uygulamalar iş dünyası terminolojisinde “yeşil” olarak tanımlanırken bu sektörde görev alanlara “yeşil yaka” deniyor. Yeşil yakalar, çevreye duyarlı tasarım, teknoloji ve politikaları gerçekleştirmekle yükümlü. Kâr amacı gütmeyen, uluslararası kuruluşlarda gönüllü yapılan çalışmalardan şirket içi enerji tasarrufu önlemlerine üretim ve enerji sektörlerinde sürdürülebilirlik çalışmalarından organik tarıma, yeşil yakaların görev alabileceği alanların sayısı giderek artıyor. Öte yandan bu alanlarda uzmanlaşmış çalışan açığı da daha görünür hale geliyor. Uzmanlar kendini bu alanda yetiştirenlerin geleceğin iş dünyasında sağlam bir yer edineceği konusunda aynı fikirdeler.

Yeşil Yakalı çalışanlar rüzgâr, güneş, jeotermal, biyogaz gibi yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği, organik tarım ve yalıtım sektörlerinde faaliyet gösteriyorlar.

Ülkemizde yenilenebilir enerji, organik tarım, yalıtım sektörü gibi sektörlerde çalışanlar artarken çevreyle ilgilenen her türlü meslek grubu gözde hale gelmiştir. Çevre ile ilgili çalışan mühendisler, danışmanlar, mimarlar, avukatlar, eğitmenler başta olmak üzere yeşil ile ilgilenen her meslek dalından insanlara olan talep artmaya başlamıştır. Bu kişilere ek olarak LEED, CDP, ISO 14001, OHSAS 18001 gibi prestijli yeşil sertifikaları şirketlerine almak için uğraşan uzmanlar, televizyonda çevre programı yapanlar, yeşil ürün üreten kişiler, şirketlerin çevre duyarlılığını sosyal sorumluluk projesi olarak sunanlar, atık yönetimi konusunda uzman olanlar, şirketlerine yeşil lojistiği uygulayıp çevreye daha az zarar verenler, şirketle rin dünyaya verdiği zarar olarak tabir edilen karbon ayak izini silmek için çalışmalar yürütenler,yeşil tasarım ile uğraşanlar, sadece çevreyi daha az kirleten ve çevreyle ilgili bir takım prosedürlere uyacaklarını taahhüt eden firmalara düşük faizle banka kredisi veren finans kuruluşu çalışanları; kısacası doğadan aldığımızı doğaya geri vermek için çaba sarf edip bu alanda bir şeyler üreten ve çalışan herkesi yeşil yakalıolarak düşünebiliriz.

AB çevre politikaları çerçevesinde şirketler, Ar-Ge’den satış departmanına kadar mesleğini çevre konularında geliştirmiş yeşil yaka çalışan arıyor. Türkiye’deki eksiklik yurtdışından transferlerle kapatılmaya çalışılıyor. Başta mühendisler olmak üzere alanında uzmanlaşan yeşil yakalar şirketler için vazgeçilmez olacak.

Çevre mühendisliği, yenilenebilir enerji mühendisliği gibi teknik alanlara ek olarak çevre yatırımlarının kurumsal yaşamdaki önemine dikkat çekmeyi amaçlayan çeşitli danışmanlık kollarının yapılandırıldığına dikkat çekiliyor. Ülkemizde özellikle enerji sektöründe ve organik tarımda talep artacak. Bu yönde kalifiye eleman bulmak zor olacağı için gençler adına iyi bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Sektör şimdilik çeşitli kurslar veya yurtdışından gelecek iş gücüyle talebi karşılamaya çalışıyor. Yalıtım, boya, kimyasal malzeme üreten ambalaj atığı yoğun olan şirketler, tarım alanı yatırımcıları ve tüm toplumsal ekonomik girdi çıktıları analiz eden hizmet alanları oluşacak. Şirketler yeşil ürün pazarlaması konusunda deneyimli pazarlama uzmanlarından destek alacaklar.

Amerika’da beşinci büyük sektör oldu.

Yeşil yakalı sektör süratle büyüyor ve gelişiyor. Amerika’da şu anda en büyük beşinci sektör haline gelmiş durumda. Günümüzde sadece mühendislik ve uzmanlık gibi pozisyonları varken yakın bir gelecekte yeşil İK yönetimi, yeşil pazarlamacılar yeşil Ar-Ge uzmanlarına rastlayacağız.

Geleceğin ekonomisi olarak adlandırılan düşük karbon ekonomisi ve bu ekonomideki asıl oyuncular olan yeşil yakalılar. Önümüzdeki yıllarda sıkça duyacağımız alanlar verimli bina ve inşaat yönetimi, enerji tasarruflu araçlar, yeşil sanayi ve biyoyakıt gelişimi olacak.

Yeşil İstihdamı Nasıl Arttırabiliriz?

Tanımlamadaki zorluklar, özel sektörde yeşil yakalıların istihdamını ortaya koyabilecek standartlaşmış ve güncel veri yokluğu, Türkiye’deki yeşil istihdamın boyutlarını tam anlamıyla izlememize olanak vermiyor. Bu alanda farkındalığın ve araştırmaların artması yeşil yakalıların daha sağlıklı ve detaylı bir incelemesini yapmamıza yardımcı olacaktır. Devlet, kurumlar arası işbirliğini sağlayarak, teşvikler ve düzenlemeler öngörerek yeşil yakalıların önünü açabilir. Enerji, inşaat, tarım ve ulaşım gibi yeşil işlerin kolaylıkla gelişebileceği sektörlerde özel-kamu işbirliği, düşük karbon ekonomisi yaratmada önemli roller oynayabilir. Türkiye’nin, AB çevre müktesebatına uyumu ve Kyoto Protokolü sonrasında ortaya çıkacak anlaşma çerçevesinde düşük karbon ekonomisi için teknoloji transferinden ve uluslararası yardım mekanizmalarından faydalanmanın yolları aranabilir. Gelişmiş ülkelerin yeşil işleri ve temiz enerji teknolojilerini geliştirmelerinde en önemli faktörlerden biri AR-GE’ ye verdikleri önemdir. Türkiye’de devlet ve özel sektör, çok düşük olan AR-GE harcamalarını arttırmalı ve önceliklerini gelişen yeşil teknolojiler doğrultusunda gözden geçirmelidir. Ayrıca mesleki eğitim düzenlemeleri gelecekte öne çıkabilecek çevresel sektörlerin ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirilmelidir. Yeşil işlerin gereksinim duyduğu teknolojilerin, politikaların ve düzenlemelerin oluşturulması, hükümet, iş dünyası ve sendikaların etkin işbirliğinden geçiyor.