Kuralcı Değil Önleyici Yasa Tasarısı Hazırlanıyor

Kuralcı Değil Önleyici Yasa Tasarısı Hazırlanıyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, iş sağlığı ve güvenliğinden tasarruf etmeyi düşünmenin, uzun vadede hem işletmelerin hem de ülkelerin zararına olduğunu belirtti.

AB’nin de desteklediği “Türkiye’de İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Koşullarının İyileştirilmesi” ile “İş Sağlığı ve  Güvenliği Merkezi Müdürlüğü (İSGÜM) Bölge Laboratuarlarının Güçlendirilmesi” projeleri hakkında düzenlenen konferansta açıklamalarda bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Gıdadan inşaata, sanayiden madenlere kadar her sektörde; ürünün kalitesi kadar, hangi koşullarda ve nasıl üretildiği, üretimi yapanların muhtemel risk durumları gibi hususlar da önem kazanıyor” dedi.

İş sağlığı ve güvenliği konusunun sadeceTürkiye’nin değil tüm dünyanın sorunu olduğunu bildiren Çelik, dünyada 3 milyar iş gücünün olduğunu, her gün bir milyon iş kazasının yaşandığını, her yıl 2,3 milyon insanın iş kazası ve meslek hastalıkları sonucunda hayatını kaybettiğini söyledi.

İş kazalarının ve meslek hastalıklarının can kayıplarının yanı sıra maddi kayıplara da neden olduğunu belirten Çelik, ILO tahminlerine göre iş kazası ve meslek hastalıklarının her yıl ülke gayri safi milli hasılalarının yüzde 1 ile yüzde 4’ü oranında kayıplara yol açtığını kaydetti. Çelik, ‘‘Buna göre, dünyadaki yıllık kayıp asgari 600 milyar dolar, azami 2,4 trilyon dolar. 170 ülkenin gayri safi milli hasılasından daha büyük. Demek ki iş sağlığı ve güvenliğinden tasarruf etmeyi düşünmek uzun vadede hem işletmelerin hem de ülkelerin zararınadır’’ dedi.

Türkiye’de Her Gün 172 İş Kazası

Türkiye’de 1990 yılından bu yana iş kazası ve meslek hastalıklarında ciddi bir düşüş olduğuna dikkati çeken Çelik, Türkiye’de her gün 172 iş kazası, 4 ölüm ve 6 sürekli iş göremezlik yaşandığını söyledi. 1990 yılında 155 bin 857 iş kazası, bin 202 meslek hastalığının yaşandığını ifade eden Çelik, 2010 yılında iş kazası sayının 62 bin 903, meslek hastalığı sayısının da 544 olduğunu ekledi. 2002-2010 yılları arasında 100 bin işçiden ölüm oranının yüzde 16,8’den 14,5’e gerilediğini kaydeden Çelik, AB ülkelerinin ortalaması olan yüzde 2,5 rakamına ulaşmak için çok çalışmak gerektiğini vurguladı.

Tüm çalışanları kapsayan Müstakil İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı hazırladıklarını anımsatan Faruk Çelik, tasarının  kuralcı yaklaşımlardan ziyade önleyici, iyileştirici ve geliştirici anlayışla hazırlandığını söyledi. Meclise sevk edilen tasarının, sağlık kuruluşlarına iş kazası ve meslek hastalıklarını bildirim zorunluluğu, iş yerleri arasında iş birliği yapılması gerekliliği, tehlikenin durumuna göre işin kısmen veya tamamen durdurulması gibi esasları kapsadığını kaydeden Çelik, Bakanlığının iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaptığıçalışmaları anlattı.

İkincil Mevzuatta Düzenlemeler

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yasalaşması sonrasında ikincil mevzuat revize edilecek, AB projelerinden elde edilen deneyim ve çıktılar tüm ülkeye yaygınlaştırılacak, İSGÜM laboratuarları referans laboratuar haline getirilerek, üniversiteler başta olmak üzere ilgili tüm taraflarla Bakanlık arasındaki iş birliği en üst düzeyde geliştirilecek. Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmanın bir insan hakkı olduğunu kaydeden Çelik, ‘‘Bir insanın hayatı milyarlarca dolarlık üretimden, ihracattan daha değerlidir. Güvenlik bilinci ve kültürünü endüstriyel ilişkilerin vazgeçilmezi haline getirmeliyiz. Kaza olduktan, insan öldükten sonra ahlanıp vahlanmak çare değil. Devlet kuralları koyacak ve denetleyecek, işveren kuralları uygulayacak işçi de kurallara uyacak’’ dedi.

İSGİP Kendi Alanında En Çok Kişiye Ulaşan Proje

İnşaat, maden ve metal sektörlerini kapsayan İSGİP projesiyle düzenlenen eğitimlerden bin 200 kişi yararlandı. Böylece İSGİP kendi alanında en çok kişiye ulaşan proje oldu. İş sağlığı alanında çalışanlar için düzenlenen ‘‘İşyerlerinde Sağlık Gözetimi Eğitimleri’’ne Mayıs 2011’den Aralık 2011’e kadar yaklaşık 500 kişi katıldı. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi eğitimlerinden 2 ayda 400 katılımcı yararlandı. Proje kapsamında yaklaşık 140 bin avroluk donanım ve yazılım oluşturuldu.

Tarım Dünya Türkiye ve Şanlıurfa İçin Önemli

‘‘Tarım en önemli sektörlerin başında geliyor. Sanayi falan diye başka sektörlerden çok konuşuyoruz ama biraz şöyle etrafımıza baktığımız zaman yaşanan toplumsal sorunların ve 7 milyara dayanan dünya insanlığının tarımla ilişkisi ve yaşanan çatışmaların altında, açlık-sefalet, perişanlık olduğunu görmemezlikten gelemeyiz diye düşünüyorum. Türkiye bu gerçeklerden hareket ederek, bu önemli sektöre çok ciddi destekler vermeye başlamıştır. Son dönemde, son 9 yıllık dönem içerisinde toplam tarıma desteğimiz 43 milyar lira, yani eski rakamla 43 katrilyon tarıma destek vermiş bulunuyoruz. Kullanılan kredilere bakıyoruz, ben böyle uzunca yıllar itibariyle söylemiyorum ama 19 milyar kredi desteklerinin tarıma sağlandığını da görüyoruz. Kooperatiflere bakıyoruz 287 kooperatiften bin 982 kooperatife destekler anlamında ulaştığımızı görüyoruz. Neticesi ne olmuş? Bu desteklerin neticesinde ihracatımız 4 milyar dolardan 12,6 milyar dolara ulaşmış ve 2011 sonu itibarıyla da 14 milyara ulaşacağını görüyoruz. Tüm bu gayretler dünyada tarımdaki yerimizi, Avrupa Birliği’ndeki konumumuzu da değiştirmiş, dünyada 7. noktada, AB’de ise birinci sıraya yerleşmiş bulunuyoruz.’’

Şanlıurfa’nın Türkiye Tarımındaki Yeri

Şanlıurfa’nın Türkiye’deki toplam tarım  alanının yüzde 5’ine sahip bir il olduğunu söyleyen Bakan Çelik, ‘‘GAP projesi bir an önce tamamlanırsa, hakikaten Şanlıurfa, ülkemizin tarım ambarı olma vasfını iyiden iyiye kazanacak. Çünkü toplam sulanacak alan 8,3 milyon dekara ulaşmış olacak’’ diye konuştu. Şanlıurfa’da da tarıma ciddi destek verildiğini, bu rakamlara fazla girmeyeceğini belirten Çelik, ‘‘Ama pamuk üretimindeki desteklerin 346 milyonliraya ulaştığını da bu vesileyle belirtmek istiyorum’’ dedi.

Bölgenin, kentin sadece pamukla değil buğday, mercimek, mısır ve fıstıkta da çok önemli bir potansiyeli barındırdığını vurgulayan Çelik, ‘‘Pamuk üretim alanın genişliyor olması bizleri sevindiriyor. Bunun yüzde 40’ının Şanlıurfa tarafından gerçekleştirilmesi, Şanlıurfa’nın önemini artırıyor’’ dedi.

Şanlıurfa’da toplam tarımsal üretim değerinin yüzde 31’ini pamuğun oluşturduğunu,  dolayısıyla konunun bilimsel açıdan ele alınıp ve masaya yatırılmasının önemine değinen Bakan Çelik, çiftçiler, sanayiciler ve yöneticiler olarak el ele vermemiz gerektiğini sözlerine ekledi.