“Türkiye’nin İmzaladığı Sözleşmeler Yakından Takip Ediliyor”

“Türkiye’nin İmzaladığı Sözleşmeler Yakından Takip Ediliyor”

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), hükümet, işveren ve işçiden oluşan bir yapı ile birçok ülkede çalışma şartlarının iyileştirilmesi için önemli projeler yürütülüyor.

Türkiye, ILO’nun çalışma hayatında temel prensip ve haklar olarak değerlendirdiği sekiz temel sözleşmesini imzaladı. ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, ILO’nun çalışmaları ve ülkemizin imzaladığı sözleşmelerle ilgili bilgiler aktardı.

ILO Türkiye ofisinin faaliyetlerinden kısaca bahsedebilir misiniz?

Türkiye ile ILO’nun ilişkileri 1952 yılına kadar dayanıyor. 21 Mart 1952 yılında ILO ile Türkiye arasında imzalan bir anlaşmayla, ILO tarafından İstanbul’da bir Yakın Doğu İş Gücü Faaliyet Merkezi kuruldu. ILO’yu Türkiye’de temsil eden, ILO Türkiye Ofisi ise 1976 yılında Ankara’da açıldı.

ILO Türkiye Ofisi, ILO’nun politika ve programlarını ve uluslararası çalışma standartlarını ülkemizde tanıtır ve uygulanmasını sağlar. ILO; Birleşmiş Milletler kuruluşları içinde hükümet, işveren ve işçiden oluşan üçlü yapıya sahip tek kuruluştur. Bu sebeple ILO Türkiye Ofisi, ILO Sözleşmeleri ve Tavsiye Kararlarının Türkiye tarafından kabul edilmesi ve uygulanmasını izler ve bu yapıyı oluşturan işçi ve işveren kuruluşlarına ve hükümetlere çalışma yaşamında uluslararası çalışma standartlarının uygulanmasına ilişkin teknik destek verir.

ILO Türkiye Ofisi aynı zamanda, teknik işbirliği program ve projeleri yoluyla çalışma hayatında temel ilke ve hakların gerçekleştirilmesine ve geliştirilmesine katkıda bulunur.

Çocuk işçiliğiyle mücadele; kadın ve genç istihdamının arttırılması, insana yakışır işler, sosyal diyaloğun güçlendirilmesi ve kayıt dışı istihdamın engellenmesi ile iş sağlığı ve güvenliği ofisimizin çalışma alanları arasında yer alır. Bu kapsamda, ofisimiz tarafından hâlihazırda “Ordu İlindeki Mevsimlik Fındık Tarımında En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi”, “Kadınlar İçin Daha Çok ve İyi İşler: Türkiye’de İnsana Yakışır İş İçin Kadınların Güçlendirilmesi”, “Rekabetçi ve Sorumlu İşletmeleri Destekleme” Projesi (SCORE) ve “Uluslararası Çalışma Standartlarına Uygun Olarak Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliğinin (İSG) İyileştirilmesi” ve Suriyeli göçmenlerin durumlarıyla ilgili projeler yürütülüyor.

Türkiye’nin ILO Yönetim Kurulu’nda yer alması ve G20 dönem başkanlığını yürütmesi Türkiye’nin ILO’daki görünürlüğünü ve etkinliğini arttırırken aynı zamanda ILO ve Türkiye arasındaki mevcut işbirliğini de daha fazla güçlendiriyor.

ILO’nun 2015 yılında dünyada işsizlik oranının artacağı hakkındaki raporundan yola çıkarsak, Türkiye ile diğer ülkeleri karşılaştırdığımızda ülkemiz nasıl bir konumdadır?

ILO’nun Mayıs 2015 tarihinde yayınlanan Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm raporuna göre, küresel düzeyde istihdamda büyüme 2011 yılından bu yana yılda yüzde 1,4 ile yerinde sayıyor. Gelişmiş ekonomilerde ve Avrupa Birliği’nde ise istihdam artışı 2008 yılından bu yana ortalama olarak yılda yüzde 0,1 düzeyinde gerçekleşmiş. Bu oran 2000 ile 2007 yılları arasında yüzde 0,9’du. Yine aynı rapora göre önümüzdeki 5 yıl içerisindeki işsizlik projeksiyonları dikkate alındığında, Türkiye’de işsizlik oranının 2018’de yüzde 9 civarında olacağı tahmin ediliyor. Diğer Avrupa ülkeleri ile karşılaştırdığımızda, 2018’de İspanya’nın yüzde 22,2, Almanya’nın yüzde 5, Fransa’nın yüzde 9,9 ve Polonya’nın ise yüzde 7,3 düzeyinde bir işsizlik oranına sahip olacağı öngörülüyor.

ILO’nun üzerinde durduğu en önemli konulardan biri “İnsana Yakışır iş” perspektifi. Bu konuda ILO’nun rolü nedir? Sizce Türkiye “İnsana Yakışır İş” perspektifinden bakıldığında hangi noktada bulunuyor?

ILO, sosyal adaletin ve uluslararası insan ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için çalışan bir Birleşmiş Milletler ihtisas kuruluşu. Bu bağlamda, “İnsana Yakışır İş Gündemi”, 1999 yılından beri ILO’nun ana gündemini oluşturuyor.

Nedir bu kavram? Kavramın ana fikrini ve bileşenlerini genel olarak; insana yakışır iş koşullarında istihdam yaratmak, her türlü çalışma standardını ve hakkını güvence altına almak, gerek sosyal güvenlik gerekse iş, gelir ve sağlık güvencesi bağlamında bir sosyal korumayı yaygınlaştırmak ve ILO’nun üçlü yapısını yansıtan işçi, işveren ve hükümet arasındaki sosyal diyaloğu teşvik etmek şeklinde sıralayabiliriz. Dolayısıyla hedefimiz sadece kadınlar ve erkekler için işgücü piyasasına daha iyi erişimin ve fırsat eşitliğinin sağlanması yoluyla istihdamın arttırılması değil kadın ve erkek için insana yakışır iş koşullarında da istihdam yaratmaktır.

ILO’nun ve ofisimizin kadınerkek eşitliği ve insana yakışır iş konusuna yaklaşımı ve bu konudaki rolü; ilgili duyarlılığın ulusal sosyal ve ekonomik politikalara yansıtılmasını teşvik ederken ve yürüttüğü teknik işbirliği program ve projeleri yoluyla buna katkıda bulunmak yönündedir. Bu kapsamda, ILO’nun cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ilişkin politikaları çerçevesinde; ILO Türkiye Ofisimiz, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) işbirliği ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) kanalıyla İsveç finansmanı ile “Kadınlar için Daha Çok ve Daha İyi İşler: Türkiye’de İnsana Yakışır İş için Kadınların Güçlendirilmesi” projesini yürütüyor.